Ekşi Sözlüğün Pkk ve tabi Hdp etkisinde kalmasının en büyük
Sebeplerinden biri SSG'nin sözlüğu Kanzuk yani Avukat Başak Purut'a
devretmesidir.
Sedat Kapanoğlu daha şeffaf ve Bizim gibi Atatürkçü, Milliyetçi kanatla
daha iyi anlaşan, dikkatli davranan biriydi, en azından çaylak yapardı
ve tekrar dönüş sağlardık.
Ama Başak Purut tamamen keyfi şekilde önce debe yani dünün en
beğenilenlerde özellikle aslında türk olan ve hdp ile alakası olmayan
satılık kalem maarri'nin yazılarını en iyilere girmese de gözümüze
sokmaya başladı.
ondan sonra iş iyice farklı bir dönüm noktasına girdi, şöyle ki saçma sapan bir şekilde
milliyetçi yazarların herhangi bir entry'si en beğenilen olsa bile
girmiyor, alakasız başlıkta beğenilmeyeni debeye sokmaya başlıyordu.
buna da bahanesi şöyle oluyordu; sözlüğü zor durumda bırakacak entry'ler debeye girmez.''
böylece milliyetçi yazarların yazdıkları da engellenmiş oluyordu.
ondan sonra ise seçim günleri yaklaşırken olay iyice provokatörlüğe dönüyor, yavaş yavaş sesimiz kesiliyordu.
pkk sempatizanların seni ifşa ederiz tehditleri, sağda solda ve nick
altında küfür etmeleri çoğu milliyetçi yazarı uzaklaştırdı ve az yazmaya
başladılar
hazıran seçimlerinden sonra biraz nefes aldık ve tekrar yükseldik ama bu
sefer de kıyım başladı. biz önce kontra yapıp bir sürü basit entry'leri
olan bunlar 400-500 arası entry'leri olan kürtçü pkk'lı ve hdp'li
yazarları uçurdular bir 50-100 arası yazar gitti hepsi türkiye
cumhuriyetine, devletine hakaret atatürk'e hakaretten gönderdiler.
lakin bu sefer haksız yere göz boyamak için de bi 20,30 tane türkçü,atatürkçü, ülkücü yazar kıyımı oldu.
ondan sonra ise işte dönüm noktası ağustos sonu oldu
GÖRDÜKLERİM;
istiklal marşına hakaret edilmesine dair başlığı açtılar ve caps'i de
koydular ama herhangi bir gelişme yok, ses yok bir baktım ki popüler
yazar yariturkyarifransizadam atıldı, ondan önce alles win asser atıldı,
sonra en az 10 tane daha milliyetçi yazarları gönderdiler. sanırım en
son kadın milliyetçi mhp'li yazar sour'da atılmış. samarikali sanar ve
daha bir sürü daha.
şu an halen istiklal marşına hakaret eden sintine adlı yazar devam ediyor, herhangi bir yaptırım uygulanmadı kendisine.
Zaten Başak Purut'un Sırrı Süreyya Önder ve bir kaç hdp'li milletvekilli
ile arasının iyi olduğunu Gezi Parkından beri herkes biliyor.
Selamlar..
Bu Konularla İlgisi olmayan Bir Hdp'lı Kadın Yazar...
2 Eylül 2015 Çarşamba
Ekşi Sözlük'te Konuyu Özet Geçmek
"istedikleri baskı ortamı oluşmayınca, sırf kendileri gibi düşünmeyen insanlar fikirlerini ifade edebiliyorlar diye ekşi sözlük'ün terör örgütü pkk'yla bağlantılı olduğu yönünde ithamlarda bulunmaya kadar vardırdılar işi. pkk ve türlü çeşit isim altında faaliyet gösteren yan kollarını, şiddete başvuran, şiddet kullanarak isteklerini dayatma gayesi güden bu nevi tüm örgütleri lanetlediğimi belirterek..."
ekşi sözlük'ün son durumu hakkında yazdığı yazıdan yukarıda yaptığım alıntıda, pkk'dan terör örgütü şeklinde bahsediyor ve kendisinin ve ekşi sözlük'ün hiçbir biçimde terör örgütü ve yandaşlarıyla yan yana duramayacağını belirterek, terörü ve teröristleri lanetliyor. çok olumlu ve mantıkı bir duruş.
ancak, sahibi ve yöneticisi olduğu ekşi sözlük'te pkk için güzellemeler yapılırken, pkk terör örgütünün işlediği suçlar ve suçlular övülürken ve üstelik bu övgüler türk ceza kanununa göre suç teşkil ederken, bu tip yazılar yazanlar hakkında hiçbir yaptırım uygulamıyor. bu kişiler çeşitli olaylar geliştiğinde ortaya çıkıyor ve ayrımcılıkla birlikte etnik milliyetçiliğin daniskasını yaparak istedikleri gibi yazıyorlar.
yazısından yola çıkarsak; pkk terör örgütüyse, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi terör örgütünün yaptıkları yasalar nezdinde suç kabul ediliyorsa, burada pkk'nın işlediği suçları destekleyen, arka çıkan yazılar kaleme alanlar da suç işlemiş olmuyor mu? yanıtını biliyoruz. onlar da suçu ve suçluyu överek suç işlemiş oluyorlar.
o halde taze owner'a sorarım; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
pkk'ya terör örgütü derken, bu mecrada pkk'yı destekleyeni görmezden gelmek niye?
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/54505742
ekşi sözlük'ün son durumu hakkında yazdığı yazıdan yukarıda yaptığım alıntıda, pkk'dan terör örgütü şeklinde bahsediyor ve kendisinin ve ekşi sözlük'ün hiçbir biçimde terör örgütü ve yandaşlarıyla yan yana duramayacağını belirterek, terörü ve teröristleri lanetliyor. çok olumlu ve mantıkı bir duruş.
ancak, sahibi ve yöneticisi olduğu ekşi sözlük'te pkk için güzellemeler yapılırken, pkk terör örgütünün işlediği suçlar ve suçlular övülürken ve üstelik bu övgüler türk ceza kanununa göre suç teşkil ederken, bu tip yazılar yazanlar hakkında hiçbir yaptırım uygulamıyor. bu kişiler çeşitli olaylar geliştiğinde ortaya çıkıyor ve ayrımcılıkla birlikte etnik milliyetçiliğin daniskasını yaparak istedikleri gibi yazıyorlar.
yazısından yola çıkarsak; pkk terör örgütüyse, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi terör örgütünün yaptıkları yasalar nezdinde suç kabul ediliyorsa, burada pkk'nın işlediği suçları destekleyen, arka çıkan yazılar kaleme alanlar da suç işlemiş olmuyor mu? yanıtını biliyoruz. onlar da suçu ve suçluyu överek suç işlemiş oluyorlar.
o halde taze owner'a sorarım; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
pkk'ya terör örgütü derken, bu mecrada pkk'yı destekleyeni görmezden gelmek niye?
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/54505742
Kanzuk'un PKK'lıların Fikir Özgürlüğünü Savunması
Kanzuk Ekşi Sözlük'te PKK'lıların fikir özgürlüklerinin savunulduğunu açıkladı, yazısını aynen paylaşıyoruz.
Yorum bölümünde yorumlarınızı paylaşabilirsiniz, biz ifade özgürlüğüne dürümcüden daha fazla inanıyoruz.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
son gelişmeler nedeniyle kafalarda oluşan bazı haklı soru işaretlerini cevaplamak lazım sanıyorum.
"sözlük yönetimine haksız itham" gibi biraz muğlak bir gerekçeyle bazı yazarların uçurulması eleştirildi. gerçekten de yanlış anlaşılmaya müsait bir gerekçe oldu, "sözlük yönetimine hukuka aykırı itham" olarak düzeltildi. gerçi ‘hukuka aykırı itham’ dahi gerekçeyi tam karşılayamıyor olabilir. bilindiği üzere ‘kel’ demek bile hukuka aykırı olabiliyor fakat sözlük yönetimi olarak konu kendimiz olunca bu hukuk sınırlarını mümkün olan son noktaya kadar zorlamaktayız. normal şartlarda sözlük veya yönetimi hakkındaki ithamlara müdahale edilmesi gibi bir şey hiçbir zaman olmadı. aslı astarı olmayan, hakarete kadar varan bir dolu itham debe'ye dahi girdi. buna en yakın örnek sanırım debe listesine müdahale edildiği iddiaları. biz debe’ye müdahale etmediğimizi biliyoruz, bu itham haksız, algı operasyonu yaptığımız iddiasını desteklediği için hukuka da aykırı, fakat kimseyi bu iddiaları sebebiyle uçurmadık. ayrıca bugüne kadar birbirine taban tabana zıt istisnasız her siyasi partinin maşası olduğumuz ayrı ayrı iddia edildi, akla gelebilecek her türlü haksız ithamla binlerce kere karşılaştık, hakarete uğradık ama ifade özgürlüğü ekşi'yi ekşi yapan yegane şey olduğu için kimseyi uçurmadık. benzerleri bir başkasına, bir başka kuruma vb. yapılsaydı yasalar gereği silmek zorunda kalacağımız binlerce yazıyı, konu kendimiz olunca burada aynen tuttuk. yetkimizi kendi lehimize ve ifade özgürlüğüne zarar verebilecek şekilde kullanmamaya hep özen gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.
peki kimleri, neden uçurduk? bu sefer farklı olan neydi?
hatırlarsanız yönetime geldiğimde bir açıklama yapmıştım ve açıklamada "hangi görüşten olursa olsun, kim olursa olsun, sırf fikirleri beğenilmediği için sözlük'ten dışlanmak diye bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak. ancak yazarların fikirlerinden bağımsız olarak sözlük'ü nasıl kullandıkları, fikirlerini nasıl ifade ettikleri eskisinden daha önemli olacak." demiştim. (bkz: ekşi sözlük/#51126396)
ifade edilen fikrin kendisi değil, yazarların bu fikri ifade etmek için tercih ettikleri yöntem ve üslup önemli. aynı şekilde ekşi sözlük'ü ne amaçla kullandığınız, ne kattığınız ve ne fayda elde etmeye çalıştığınız da önemli. bundan sonraki değişiklik ve geliştirmelerimizi bunları esas alarak yapacağız.
ikinci konu nefret söylemi, bu konuda zamanında çok net açıklamalarım olmuştu. vesileyle tekrar hatırlatayım: (bkz:nefret söylemi/@kanzuk) sosyal medya'da nefret söylemi bir türkiye gerçeği, buna müdahale ediyoruz, eksik kaldığımız çok nokta mutlaka oluyordur ama etmeye de devam edeceğiz.
bu olgular çerçevesinde bakacak olursak;
yönetime geldiğimden beri bir grup yazarın görüşlerini beğenmediği her türlü yazarı giderek artan bir yoğunlukta baskılama çabasına şahit oluyorum. ekşi sözlük her görüşten insanın kendini baskı altında hissetmeden dilediği gibi kendini ifade edebildiği bir yer. hukuk çerçevesinde buna sadık kalmaya çalışıyoruz zira sözlük'ün dinamizmi böyle sağlanabiliyor. ekşi sözlük hiçbir zaman, hiçbir şekilde -hangi görüşten olduğundan bağımsız olarak- sadece bir görüşün yer aldığı bir ortam olmamalı.
kendi gibi olmayan herkese nefret saçan, türlü ithamlarla baskılamaya çalışan yazarların amacı ekşi sözlük'ü tek sesli, bir grup yazarın insanları sindirdiği bir ortama dönüştürmekti. istedikleri baskı ortamı oluşmayınca, sırf kendileri gibi düşünmeyen insanlar fikirlerini ifade edebiliyorlar diye ekşi sözlük'ün terör örgütü pkk'yla bağlantılı olduğu yönünde ithamlarda bulunmaya kadar vardırdılar işi. pkk ve türlü çeşit isim altında faaliyet gösteren yan kollarını, şiddete başvuran, şiddet kullanarak isteklerini dayatma gayesi güden bu nevi tüm örgütleri lanetlediğimi belirterek hakkımızdaki haksız, ahlaksız, mesnetsiz ithamları ben kendi adıma cevaplarım ama sözlük yazarlarının maruz kaldıkları baskı ortamının da ortadan kalkması gerekiyordu. amaçladıkları; sözlük yönetimini kara propaganda ile baskı altına almak, korkutmak ve bu sayede elde ettikleri güç ile arzu ettikleri gibi yazmayan herkesi uçurmamız için baskı oluşturma zemini hazırlamaktı. biz arzu ettikleri, kendileri gibi düşünmeyen kişileri uçurmadıkça kara propagandanın dozunu arttırarak isteklerine ulaşmaya çalıştılar. aslında amaçları bize zarar vermekten çok, bizim üzerimizde baskı yaratarak sözlükteki çok sesli yapıyı yok etmekti. ‘sözlük yönetimine hukuka aykırı itham’ bu bağlamda düşünüldüğünde bizi korumaktan çok, farklı düşünceleri korumak üzerine hayata geçirdiğimiz bir uçurma gerekçesi. bir cümle ile bunu ifade edebilmek güç olduğu için bazı yanlış anlamalara sebep olmuş olabilir fakat aslında bu gerekçe; ırkçılığı, nefret söylemini, kara propagandayı, baskı yaratarak farklı düşünceleri sindirmeye çalışmayı, çok sesliliği engellemeyi, sözlüğün ‘ekşi’ kısmını yok etmeye çalışmayı vb. bir cümle ile açıklayamayacağımız bir çok şeyi içinde barındırıyor. ‘nefret söyleminden uçmadılar, sözlüğü eleştirdiler diye uçtular’ eleştirilerini de bu sayede bir nebze cevaplandırdığımı düşünüyorum. sözlükte yazmaya devam eden, sözlüğü ve yönetimi ağır bir biçimde eleştiren binlerce yazarın yazdıkları da bunun en açık kanıtı. bu böyle olmaya da devam edecek.
özetle; başka yazarları ve yönetimi kendi görüşü dışındakilerin fikirlerini yazmalarını engellemek amacıyla hukuka aykırı ithamlar ve başka yöntemlerle baskı altına almaya çalışan, entryleriyle nefret saçan, fikirlerini ifade etmek için tercih ettiği üslup nedeniyle yazar ve okurlarımızın vicdanını yaralayan, tam anlamıyla bir kötüye kullanım sergileyen, sağlamaya çalıştığımız ortamın varlığını ve sürdürülebilirliğini tehdit eden yazarlar uçurulmuştur, uçurulacaktır.
uçurulmaları sonrası sosyal medyada takındıkları tavır, kullandıkları dil, savurdukları tehditler, sözlüğü kapattırmaya yönelik kampanyaları, fikirlerini beğenmedikleri yazarları fişleme amacı ile kullandıkları bloglarını açıklamaları ve yaymaları da kararımızın sağlaması olmuş oldu.
fikrini ifade etmek isteyen herkese kapımız sonuna kadar açık fakat amacı ifade özgürlüğü adı altında aslında herkesin ifade özgürlüğünü yok etmeye yönelik planlı, programlı çalışmalar yapanlara da yaptırım uygulamamamızın iyi niyetle fikirlerini yazmak isteyen yazarlara haksızlık olduğunu düşünüyorum.
herhangi bir gün debe’ye ya da gündemdeki siyasi bir başlıktaki entrylere bakarak dahi gülünç iddialarda bulundukları anlaşılabilir, kimseyi fikri sebebiyle uçurmadığımız, algı operasyonu yapmadığımız açıkça görülebilir. asıl algı operasyonu yapmaya çalışanların az sayıda bile olsa karşıt görüşe tahammülü olmayan, insanları söylediklerinden çok, kendi istedikleri gibi söylemedikleri için yargılayan bu kişiler olduğu görülebilir.
(bkz: faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir)
bu kişilere önerim avrupa insan hakları mahkemesi'nin şu değerlendirmelerini okuyup, üzerine düşünmeleri: “ifade özgürlüğü, demokratik toplumun vazgeçilmez temel taşlarından birini, bu toplumun ilerlemesinin ve her insanın gelişmesinin temel şartlarından birini oluşturur. ikinci fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğü, sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen ‘bilgi’ ve düşünceler için değil, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şok eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarını oluşturan, çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük bunu gerektirir’
son olarak bir konuda daha açıklama yapmak isterim. troll yazarlar veya nefret söylemi nedeniyle çıkan tartışmalar sayesinde ekşi sözlük'ün trafik ve dolayısıyla gelir sağladığını düşünenler oluyor. aksine, çöp içerikle dolan başlıklar, hiç kimsenin umrunda olmayan konuların gündemi işgal etmesi, nefret fışkıran entryler bize trafik ve gelir kaybettirir. bu kısır tartışmalar ve küfürleşmeler, sözlükte kaliteli yazıların görünürlüğünün azalmasına ve kaliteli içeriğin azalmasına sebep olmakta. bu sorunun aşılması için de elimizden gelen tüm çabayı, ifade özgürlüğünü de korumaya devam ederek gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/54500821
Yorum bölümünde yorumlarınızı paylaşabilirsiniz, biz ifade özgürlüğüne dürümcüden daha fazla inanıyoruz.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
son gelişmeler nedeniyle kafalarda oluşan bazı haklı soru işaretlerini cevaplamak lazım sanıyorum.
"sözlük yönetimine haksız itham" gibi biraz muğlak bir gerekçeyle bazı yazarların uçurulması eleştirildi. gerçekten de yanlış anlaşılmaya müsait bir gerekçe oldu, "sözlük yönetimine hukuka aykırı itham" olarak düzeltildi. gerçi ‘hukuka aykırı itham’ dahi gerekçeyi tam karşılayamıyor olabilir. bilindiği üzere ‘kel’ demek bile hukuka aykırı olabiliyor fakat sözlük yönetimi olarak konu kendimiz olunca bu hukuk sınırlarını mümkün olan son noktaya kadar zorlamaktayız. normal şartlarda sözlük veya yönetimi hakkındaki ithamlara müdahale edilmesi gibi bir şey hiçbir zaman olmadı. aslı astarı olmayan, hakarete kadar varan bir dolu itham debe'ye dahi girdi. buna en yakın örnek sanırım debe listesine müdahale edildiği iddiaları. biz debe’ye müdahale etmediğimizi biliyoruz, bu itham haksız, algı operasyonu yaptığımız iddiasını desteklediği için hukuka da aykırı, fakat kimseyi bu iddiaları sebebiyle uçurmadık. ayrıca bugüne kadar birbirine taban tabana zıt istisnasız her siyasi partinin maşası olduğumuz ayrı ayrı iddia edildi, akla gelebilecek her türlü haksız ithamla binlerce kere karşılaştık, hakarete uğradık ama ifade özgürlüğü ekşi'yi ekşi yapan yegane şey olduğu için kimseyi uçurmadık. benzerleri bir başkasına, bir başka kuruma vb. yapılsaydı yasalar gereği silmek zorunda kalacağımız binlerce yazıyı, konu kendimiz olunca burada aynen tuttuk. yetkimizi kendi lehimize ve ifade özgürlüğüne zarar verebilecek şekilde kullanmamaya hep özen gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.
peki kimleri, neden uçurduk? bu sefer farklı olan neydi?
hatırlarsanız yönetime geldiğimde bir açıklama yapmıştım ve açıklamada "hangi görüşten olursa olsun, kim olursa olsun, sırf fikirleri beğenilmediği için sözlük'ten dışlanmak diye bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak. ancak yazarların fikirlerinden bağımsız olarak sözlük'ü nasıl kullandıkları, fikirlerini nasıl ifade ettikleri eskisinden daha önemli olacak." demiştim. (bkz: ekşi sözlük/#51126396)
ifade edilen fikrin kendisi değil, yazarların bu fikri ifade etmek için tercih ettikleri yöntem ve üslup önemli. aynı şekilde ekşi sözlük'ü ne amaçla kullandığınız, ne kattığınız ve ne fayda elde etmeye çalıştığınız da önemli. bundan sonraki değişiklik ve geliştirmelerimizi bunları esas alarak yapacağız.
ikinci konu nefret söylemi, bu konuda zamanında çok net açıklamalarım olmuştu. vesileyle tekrar hatırlatayım: (bkz:nefret söylemi/@kanzuk) sosyal medya'da nefret söylemi bir türkiye gerçeği, buna müdahale ediyoruz, eksik kaldığımız çok nokta mutlaka oluyordur ama etmeye de devam edeceğiz.
bu olgular çerçevesinde bakacak olursak;
yönetime geldiğimden beri bir grup yazarın görüşlerini beğenmediği her türlü yazarı giderek artan bir yoğunlukta baskılama çabasına şahit oluyorum. ekşi sözlük her görüşten insanın kendini baskı altında hissetmeden dilediği gibi kendini ifade edebildiği bir yer. hukuk çerçevesinde buna sadık kalmaya çalışıyoruz zira sözlük'ün dinamizmi böyle sağlanabiliyor. ekşi sözlük hiçbir zaman, hiçbir şekilde -hangi görüşten olduğundan bağımsız olarak- sadece bir görüşün yer aldığı bir ortam olmamalı.
kendi gibi olmayan herkese nefret saçan, türlü ithamlarla baskılamaya çalışan yazarların amacı ekşi sözlük'ü tek sesli, bir grup yazarın insanları sindirdiği bir ortama dönüştürmekti. istedikleri baskı ortamı oluşmayınca, sırf kendileri gibi düşünmeyen insanlar fikirlerini ifade edebiliyorlar diye ekşi sözlük'ün terör örgütü pkk'yla bağlantılı olduğu yönünde ithamlarda bulunmaya kadar vardırdılar işi. pkk ve türlü çeşit isim altında faaliyet gösteren yan kollarını, şiddete başvuran, şiddet kullanarak isteklerini dayatma gayesi güden bu nevi tüm örgütleri lanetlediğimi belirterek hakkımızdaki haksız, ahlaksız, mesnetsiz ithamları ben kendi adıma cevaplarım ama sözlük yazarlarının maruz kaldıkları baskı ortamının da ortadan kalkması gerekiyordu. amaçladıkları; sözlük yönetimini kara propaganda ile baskı altına almak, korkutmak ve bu sayede elde ettikleri güç ile arzu ettikleri gibi yazmayan herkesi uçurmamız için baskı oluşturma zemini hazırlamaktı. biz arzu ettikleri, kendileri gibi düşünmeyen kişileri uçurmadıkça kara propagandanın dozunu arttırarak isteklerine ulaşmaya çalıştılar. aslında amaçları bize zarar vermekten çok, bizim üzerimizde baskı yaratarak sözlükteki çok sesli yapıyı yok etmekti. ‘sözlük yönetimine hukuka aykırı itham’ bu bağlamda düşünüldüğünde bizi korumaktan çok, farklı düşünceleri korumak üzerine hayata geçirdiğimiz bir uçurma gerekçesi. bir cümle ile bunu ifade edebilmek güç olduğu için bazı yanlış anlamalara sebep olmuş olabilir fakat aslında bu gerekçe; ırkçılığı, nefret söylemini, kara propagandayı, baskı yaratarak farklı düşünceleri sindirmeye çalışmayı, çok sesliliği engellemeyi, sözlüğün ‘ekşi’ kısmını yok etmeye çalışmayı vb. bir cümle ile açıklayamayacağımız bir çok şeyi içinde barındırıyor. ‘nefret söyleminden uçmadılar, sözlüğü eleştirdiler diye uçtular’ eleştirilerini de bu sayede bir nebze cevaplandırdığımı düşünüyorum. sözlükte yazmaya devam eden, sözlüğü ve yönetimi ağır bir biçimde eleştiren binlerce yazarın yazdıkları da bunun en açık kanıtı. bu böyle olmaya da devam edecek.
özetle; başka yazarları ve yönetimi kendi görüşü dışındakilerin fikirlerini yazmalarını engellemek amacıyla hukuka aykırı ithamlar ve başka yöntemlerle baskı altına almaya çalışan, entryleriyle nefret saçan, fikirlerini ifade etmek için tercih ettiği üslup nedeniyle yazar ve okurlarımızın vicdanını yaralayan, tam anlamıyla bir kötüye kullanım sergileyen, sağlamaya çalıştığımız ortamın varlığını ve sürdürülebilirliğini tehdit eden yazarlar uçurulmuştur, uçurulacaktır.
uçurulmaları sonrası sosyal medyada takındıkları tavır, kullandıkları dil, savurdukları tehditler, sözlüğü kapattırmaya yönelik kampanyaları, fikirlerini beğenmedikleri yazarları fişleme amacı ile kullandıkları bloglarını açıklamaları ve yaymaları da kararımızın sağlaması olmuş oldu.
fikrini ifade etmek isteyen herkese kapımız sonuna kadar açık fakat amacı ifade özgürlüğü adı altında aslında herkesin ifade özgürlüğünü yok etmeye yönelik planlı, programlı çalışmalar yapanlara da yaptırım uygulamamamızın iyi niyetle fikirlerini yazmak isteyen yazarlara haksızlık olduğunu düşünüyorum.
herhangi bir gün debe’ye ya da gündemdeki siyasi bir başlıktaki entrylere bakarak dahi gülünç iddialarda bulundukları anlaşılabilir, kimseyi fikri sebebiyle uçurmadığımız, algı operasyonu yapmadığımız açıkça görülebilir. asıl algı operasyonu yapmaya çalışanların az sayıda bile olsa karşıt görüşe tahammülü olmayan, insanları söylediklerinden çok, kendi istedikleri gibi söylemedikleri için yargılayan bu kişiler olduğu görülebilir.
(bkz: faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir)
bu kişilere önerim avrupa insan hakları mahkemesi'nin şu değerlendirmelerini okuyup, üzerine düşünmeleri: “ifade özgürlüğü, demokratik toplumun vazgeçilmez temel taşlarından birini, bu toplumun ilerlemesinin ve her insanın gelişmesinin temel şartlarından birini oluşturur. ikinci fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğü, sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen ‘bilgi’ ve düşünceler için değil, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şok eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarını oluşturan, çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük bunu gerektirir’
son olarak bir konuda daha açıklama yapmak isterim. troll yazarlar veya nefret söylemi nedeniyle çıkan tartışmalar sayesinde ekşi sözlük'ün trafik ve dolayısıyla gelir sağladığını düşünenler oluyor. aksine, çöp içerikle dolan başlıklar, hiç kimsenin umrunda olmayan konuların gündemi işgal etmesi, nefret fışkıran entryler bize trafik ve gelir kaybettirir. bu kısır tartışmalar ve küfürleşmeler, sözlükte kaliteli yazıların görünürlüğünün azalmasına ve kaliteli içeriğin azalmasına sebep olmakta. bu sorunun aşılması için de elimizden gelen tüm çabayı, ifade özgürlüğünü de korumaya devam ederek gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/54500821
1 Eylül 2015 Salı
Ekşi Sözlük: PKK Medyası
Ekşi Sözlük'te uzun süredir arpad takmaadıyla yazdığım malumdur. Yazıyordum: Bugün itibariyle "kovuldum" ya da sözlük jargonuyla ifade etmek gerekirse "uçuruldum".
Evvelden bir defa uçurulmuş, sonra tepkiler vesilesiyle geri getirilmiştim. Bir nevi ihtardı: Sana gıcıklanıyoruz, akıllı ol, göze batma.
Bu olayı takip eden süreçte sürekli yazarlığım engellendi (çaylak edilme, geçici bir süre yazı yazamamakla cezalandırılma) ve sudan bahanelerle yazdıklarım silindi. Sözlük "dünyasına" aşina olmayanlar için açıklayayım: Sözlükte bir "moderasyon tarihçesi" var. Sair sebeplerden yazısı silinenlerin tarihçesi kabarıyor, bu da "uçurma" için bir bahane yaratıyor. Benim vakamda ise, bahane gerçekten "yaratıldı".
Şimdi buraya kadar olan kısım çok önemli değil. Ancak bu son olayda uçmama sebep olan durum oldukça önemli.
Öncelikle ekşi sözlük'ü biraz tanıyalım. Ekşi sözlük "kullanıcıların içerik ürettiği" bir ortam. Yani arayüz, mecra bir firma olan sözlük tarafından sağlanıyor, "başlık" denen gönderilerin altına "entry" denen yazılar yazılıyor her hesap tarafından. Hesap sahipleri takmaad alıyorlar, hesabı almak için yıllarca sıra beklemeniz ya da HDP'li olup Kandil'den selam getirmeniz gerekiyor.(Goebbels okuyordum da dün, etkisi üzerimde hala. Goebbels demişken, sözlük elimden alındığına göre kitap tavsiyelerine buradan devam edeyim, Hannah Arendt, Kötülüğün Sıradanlığı ilginç bir tecrübe olabilir.) Sözlük Türkiye'de internet yaygınlaşırken bununla ilk tanışma fırsatını edinmiş gençlerin, internet çevresi geniş çocukların kurduğu bir platform olduğundan şanslı doğmuş, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri ve alt-kültür mensuplarının paylaşım yapabilecekleri bir ortam ihtiyacı olduğundan kısa zamanda büyümüş ve anaakım medyayı dahi etkiler hale gelmiş bir site. İstatistiklere baktığımızda, google.com, facebook.com gibi devler ve Hürriyet ile Milliyet'in internet sitelerinden sonra, en çok tıklanan Türk sitesi. Gerçi bazen Onedio.com'un Alexa'da onu geçtiğini görüyorum ama, etkinliği Onedio'dan fazladır.
Bu durumun şu önemi var: Bir iletişimci olarak ekşi sözlük'ün bencileyin "Seküler Milliyetçilik Vaizi" için müthiş bir nimet olduğunu söylemeliyim. İçeriği sen üretiyorsun, eğer "doğru yöntem" uygularsan yüzbinlere ulaşma şansın var ve bedava. Bunu tespit eden sadece ben değilim tabii ki, birçok firma buraya hem alışıldık reklamlar veriyor, hem PR metni gibi entryler yazdırıyorlar. Bu yıl, Kılıçdaroğlu'nun da sözlüğü önemsediğini ve sözlük yazarlarıyla sözlük formatı dahilinde sohbet ettiğini, kampanya yaptığını gördük.
Böyle bir mecra, tekrar edeyim, henüz yeterince güçlü olmayan, yaygın olmayan ya da anaakım medyada yer alamayan siyasi gruplar için oldukça işlevsel. O yüzden, TKP Parti Konseyi'nin tahminimce bütün azaları sözlüktedir, zira özellikle birkaç yıl önce sözlüğün gündemi TKP'nin iç işleriydi. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde çay taşırken döken bir garson gündem oluyordu.
Yıllar geçti, HDP türedi. HDP'nin ne olduğunu vs. bu yazıda anlatmayacağım. Benim gözümden HDP'nin ne olduğunu anlamak isteyen okur, kısmetse ilerleyen günlerde derleyip toparlayıp buraya koyacağım yazılardan okuyabilir. Ancak burada HDP'nin oldukça farklı bir iletişimsel stratejiyi uygulamaya koyduğunu söylesek yeterli olur ve kabul edilir sanırım.
Bu strateji dahilinde, ekşi sözlük önemli bir araçtı. Sırrı Süreyya Önder'e ekşi sözlük'te hesap açıldı örneğin, hiç yazmamış olsa da. Sonra sözlük yönetiminin, şimdiki "patron" Başak Purut isimli avukat ve sözlüğün yaratıcısı Sedat Kapanoğlu'nun da dahil olduğu bir kadronun sevgi kelebeği temalı fotoğraflarını gördük Sırrı abileriyle.
Sonra, zaten evvelden beri "keyfi" bir şekilde işleyen sözlük moderasyonu (ki sözlüğün "demirbaşları" da daha ben yokken şikayet ederlerdi bundan) iyice sapıttı. İnsanlar durduk yere uçmaya, HDP'yi eleştirenler susturulmaya başlandı. Saçmasapan yazılar yazan bilgisiz ve laf ebesi HDP'li troller "şişirilmeye", DBE denen "dünün en beğenilenleri" listesine sokulmaya başlandı. (Sözlüğün yeni işleyiş şeklinde, sol frame denen güncel başlıklar akışını sadece yazarlar görebiliyor. Dışarıdan sözlük takip edenler, yalnızca popüler olmuş başlıkları ve DBE listesini görüyorlar.) Sayısız defa ispat edildi ki, başka bir entry DBE'ye girebilecekken bu HDP'li trollerden özellikle bir tanesininki kasten sokuldu.
Nihayet geçtiğimiz hafta içinde "uçurmalar" sıklaştı. HDP'yi eleştiren ve sözlük yönetiminin ayan beyan HDP ve PKK propagandası yaptığını, HDP'ye alternatif medya hizmeti sağladıklarını söyleyenler uçuruldular. Ben de bunlara tepki gösterip, daha önce yazdığım ve DBE'ye girip "sinir bozan" ekşi sözlük yönetiminin Türk milliyetçisi nefreti yazıma gönderme yaptım, HDP'ye yönetim tarafından bir hizmet verildiğini, bunun kusursuz işlemesi için de birçok yazarın uçurulduğunu yazdım. Uçuruldum. Olay bundan ibaret.
Burada genel olarak tutumuma biraz değinmem lazım: Ben ekşi sözlükte pkklılar olmasından şikayetçi değilim. HDP'li bile demiyorum, PKK'lı. Olsunlar, zira şimdi uçmuş olan boğaziçi üniversitesi'nde pkk yapılanması yazımın sözlük versiyonunda değindiğim üzre bu hevallerin gelmesi, uzaktan heval sevenlerin bunların ne kadar aşağılık, ne kadar pislik, militarist, kesin inançlı, kof ve mücrim olduklarını görerek soğumasına yol açıyor. "Fiski içen Cihangir enteli özentisi" (Cihangirliler değil, onlara özenenler özellikle) uzaktan heval seviyor ama, yanına gelince bir müteşabih kokuyu alıyor, iğreniyor. Bunun yanında PKK'yı ve stratejisini gözlemleme fırsatı da veriyor PKK'lıların olması. Ve nihayet, PKK'lıların bence-bizce teorik altyapısı ve haklılık mesnetleri zayıf, üstesinden geliriz. Fakat ben istiyorum ki, sözlük tarafından bunlar palazlandırılmasın. AKP'nin çözüm süreci diye diye nerede ip kazık kaçkını varsa memleketin başına akil, vekil, bakan, kanaat önderi diye bela etmesi gibi, bela etmesin. Yönetim yönetimliğini yapsın, format gözetsin, adil olsun: Bu kadar.
Gelelim diğer meselelere. Ben ekşi sözlük'ten kazanacağımı kazandım: Namusumla, samimiyetimle yazdım çizdim. İlgi de gördü. Hatta dolaylı olarak işimi bile sözlüğe borçluyum diyebilirim, sözlük sayesinde yazar oldum, gazeteci oldum vs. Uzun hikayedir. Şu an benim için daha fazla kazanç ifade etmiyordu zaten, sadece milliyetçi görüşü daha fazla yaymak adına oradaydım. Ve yine bu zaviyeden umursuyorum: Uçmam önemli değil, fakat Türkiye'nin en çok tıklanan sitelerinden birinin Fırat News alternatifi olması müthiş bir tehlike.
Tehlike ise, buna dair önlem almak lazım. Ben dostlarımla, sözlükte hukuka aykırı entryler yazanları tek tek suç duyurusu yoluyla hukuka havale etmek gibi azcık yorucu bir işi yapmayı seçtim örneğin. Bunun yanında, şu daha önemli: Ekşi sözlük bir şirket. Şirketler hamlelerinin ticari, hukuki ve sosyal sonuçlarının olacağını öğrenmeliler. Şirketleri cürüm işlemeye yönlendirenler de.
O yüzden Ekşi Sözlük'ü bu duruma düşüren Başak Purut'un HDP'ye destek vermek için kırk takla atan bir adam olduğunu her yerde yazıp söyleyeceğim. Ticari itibar önemsediğini sözlük takipçileri hatırlayacaktır: Falanca firmanın itibarı zedeleniyor diye müşterilerin yorumlarını sildirmişti. Türkiye'de bir terör ve suç şebekesine aleni destek vermek herhalde itibar zedeliyordur. Eğer avukatlık mesleğine Şırnak'ta KCK mensuplarının davalarını üstlenerek devam etmek istemiyorsa Başak neden böyle yapar, anlamış değilim.
Böyleyken böyle. Lafıma itibar eden, fikrime kıymet veren herkesi, arada bir, aklına düştükçe, Başak Purut (mahlası kanzuk ile değil, direkt adı ile) ve HDP ilişkisini suç teşkil etmeyecek, tehdit, hakaret içermeyecek biçimde, irade ve fikir özgürlüğü kapsamında her yere yazmaya davet ediyorum. Bugün twitter'da yaptık örneğin, TT olamasak da 13. sıraya kadar yükseldik Türkiye'de, binlerce tweet atıldı. Kullandığım takip&analiz aparatlarına para ödemeye üşendiğim için direkt ve son bir rakam veremiyorum ama, en az yarım milyon kişiye ulaştığımızı sınırlı istatistiki verilere dayanarak söyleyebilirim. Impression sayısı bundan da fazla. Buna devam etmeliyiz: Ekşi Sözlük seküler milliyetçiliğin kalesi olsun diye değil. Ekşi Sözlük ekşi sözlük olsun, küçük harflerle bize büyük bir dünya sunmaya devam etsin, yine kavga edelim, tartışalım, trollük edelim ama terör örgütünün yumuşak gücü olmasın diye. Şimdilik böyle yüzeysel, ana hatlarıyla yazdım, ileride iddialarımı daha da temellendirerek yazarım belki. Sözlükte arpad hesabım uçunca bahadirhandincaslan hesabımla yazdım, o da uçtu. Bir hesabım daha var.
Evvelden bir defa uçurulmuş, sonra tepkiler vesilesiyle geri getirilmiştim. Bir nevi ihtardı: Sana gıcıklanıyoruz, akıllı ol, göze batma.
Bu olayı takip eden süreçte sürekli yazarlığım engellendi (çaylak edilme, geçici bir süre yazı yazamamakla cezalandırılma) ve sudan bahanelerle yazdıklarım silindi. Sözlük "dünyasına" aşina olmayanlar için açıklayayım: Sözlükte bir "moderasyon tarihçesi" var. Sair sebeplerden yazısı silinenlerin tarihçesi kabarıyor, bu da "uçurma" için bir bahane yaratıyor. Benim vakamda ise, bahane gerçekten "yaratıldı".
Şimdi buraya kadar olan kısım çok önemli değil. Ancak bu son olayda uçmama sebep olan durum oldukça önemli.
Öncelikle ekşi sözlük'ü biraz tanıyalım. Ekşi sözlük "kullanıcıların içerik ürettiği" bir ortam. Yani arayüz, mecra bir firma olan sözlük tarafından sağlanıyor, "başlık" denen gönderilerin altına "entry" denen yazılar yazılıyor her hesap tarafından. Hesap sahipleri takmaad alıyorlar, hesabı almak için yıllarca sıra beklemeniz ya da HDP'li olup Kandil'den selam getirmeniz gerekiyor.(Goebbels okuyordum da dün, etkisi üzerimde hala. Goebbels demişken, sözlük elimden alındığına göre kitap tavsiyelerine buradan devam edeyim, Hannah Arendt, Kötülüğün Sıradanlığı ilginç bir tecrübe olabilir.) Sözlük Türkiye'de internet yaygınlaşırken bununla ilk tanışma fırsatını edinmiş gençlerin, internet çevresi geniş çocukların kurduğu bir platform olduğundan şanslı doğmuş, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri ve alt-kültür mensuplarının paylaşım yapabilecekleri bir ortam ihtiyacı olduğundan kısa zamanda büyümüş ve anaakım medyayı dahi etkiler hale gelmiş bir site. İstatistiklere baktığımızda, google.com, facebook.com gibi devler ve Hürriyet ile Milliyet'in internet sitelerinden sonra, en çok tıklanan Türk sitesi. Gerçi bazen Onedio.com'un Alexa'da onu geçtiğini görüyorum ama, etkinliği Onedio'dan fazladır.
Bu durumun şu önemi var: Bir iletişimci olarak ekşi sözlük'ün bencileyin "Seküler Milliyetçilik Vaizi" için müthiş bir nimet olduğunu söylemeliyim. İçeriği sen üretiyorsun, eğer "doğru yöntem" uygularsan yüzbinlere ulaşma şansın var ve bedava. Bunu tespit eden sadece ben değilim tabii ki, birçok firma buraya hem alışıldık reklamlar veriyor, hem PR metni gibi entryler yazdırıyorlar. Bu yıl, Kılıçdaroğlu'nun da sözlüğü önemsediğini ve sözlük yazarlarıyla sözlük formatı dahilinde sohbet ettiğini, kampanya yaptığını gördük.
Böyle bir mecra, tekrar edeyim, henüz yeterince güçlü olmayan, yaygın olmayan ya da anaakım medyada yer alamayan siyasi gruplar için oldukça işlevsel. O yüzden, TKP Parti Konseyi'nin tahminimce bütün azaları sözlüktedir, zira özellikle birkaç yıl önce sözlüğün gündemi TKP'nin iç işleriydi. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde çay taşırken döken bir garson gündem oluyordu.
Yıllar geçti, HDP türedi. HDP'nin ne olduğunu vs. bu yazıda anlatmayacağım. Benim gözümden HDP'nin ne olduğunu anlamak isteyen okur, kısmetse ilerleyen günlerde derleyip toparlayıp buraya koyacağım yazılardan okuyabilir. Ancak burada HDP'nin oldukça farklı bir iletişimsel stratejiyi uygulamaya koyduğunu söylesek yeterli olur ve kabul edilir sanırım.
Bu strateji dahilinde, ekşi sözlük önemli bir araçtı. Sırrı Süreyya Önder'e ekşi sözlük'te hesap açıldı örneğin, hiç yazmamış olsa da. Sonra sözlük yönetiminin, şimdiki "patron" Başak Purut isimli avukat ve sözlüğün yaratıcısı Sedat Kapanoğlu'nun da dahil olduğu bir kadronun sevgi kelebeği temalı fotoğraflarını gördük Sırrı abileriyle.
Sonra, zaten evvelden beri "keyfi" bir şekilde işleyen sözlük moderasyonu (ki sözlüğün "demirbaşları" da daha ben yokken şikayet ederlerdi bundan) iyice sapıttı. İnsanlar durduk yere uçmaya, HDP'yi eleştirenler susturulmaya başlandı. Saçmasapan yazılar yazan bilgisiz ve laf ebesi HDP'li troller "şişirilmeye", DBE denen "dünün en beğenilenleri" listesine sokulmaya başlandı. (Sözlüğün yeni işleyiş şeklinde, sol frame denen güncel başlıklar akışını sadece yazarlar görebiliyor. Dışarıdan sözlük takip edenler, yalnızca popüler olmuş başlıkları ve DBE listesini görüyorlar.) Sayısız defa ispat edildi ki, başka bir entry DBE'ye girebilecekken bu HDP'li trollerden özellikle bir tanesininki kasten sokuldu.
Nihayet geçtiğimiz hafta içinde "uçurmalar" sıklaştı. HDP'yi eleştiren ve sözlük yönetiminin ayan beyan HDP ve PKK propagandası yaptığını, HDP'ye alternatif medya hizmeti sağladıklarını söyleyenler uçuruldular. Ben de bunlara tepki gösterip, daha önce yazdığım ve DBE'ye girip "sinir bozan" ekşi sözlük yönetiminin Türk milliyetçisi nefreti yazıma gönderme yaptım, HDP'ye yönetim tarafından bir hizmet verildiğini, bunun kusursuz işlemesi için de birçok yazarın uçurulduğunu yazdım. Uçuruldum. Olay bundan ibaret.
Burada genel olarak tutumuma biraz değinmem lazım: Ben ekşi sözlükte pkklılar olmasından şikayetçi değilim. HDP'li bile demiyorum, PKK'lı. Olsunlar, zira şimdi uçmuş olan boğaziçi üniversitesi'nde pkk yapılanması yazımın sözlük versiyonunda değindiğim üzre bu hevallerin gelmesi, uzaktan heval sevenlerin bunların ne kadar aşağılık, ne kadar pislik, militarist, kesin inançlı, kof ve mücrim olduklarını görerek soğumasına yol açıyor. "Fiski içen Cihangir enteli özentisi" (Cihangirliler değil, onlara özenenler özellikle) uzaktan heval seviyor ama, yanına gelince bir müteşabih kokuyu alıyor, iğreniyor. Bunun yanında PKK'yı ve stratejisini gözlemleme fırsatı da veriyor PKK'lıların olması. Ve nihayet, PKK'lıların bence-bizce teorik altyapısı ve haklılık mesnetleri zayıf, üstesinden geliriz. Fakat ben istiyorum ki, sözlük tarafından bunlar palazlandırılmasın. AKP'nin çözüm süreci diye diye nerede ip kazık kaçkını varsa memleketin başına akil, vekil, bakan, kanaat önderi diye bela etmesi gibi, bela etmesin. Yönetim yönetimliğini yapsın, format gözetsin, adil olsun: Bu kadar.
Gelelim diğer meselelere. Ben ekşi sözlük'ten kazanacağımı kazandım: Namusumla, samimiyetimle yazdım çizdim. İlgi de gördü. Hatta dolaylı olarak işimi bile sözlüğe borçluyum diyebilirim, sözlük sayesinde yazar oldum, gazeteci oldum vs. Uzun hikayedir. Şu an benim için daha fazla kazanç ifade etmiyordu zaten, sadece milliyetçi görüşü daha fazla yaymak adına oradaydım. Ve yine bu zaviyeden umursuyorum: Uçmam önemli değil, fakat Türkiye'nin en çok tıklanan sitelerinden birinin Fırat News alternatifi olması müthiş bir tehlike.
Tehlike ise, buna dair önlem almak lazım. Ben dostlarımla, sözlükte hukuka aykırı entryler yazanları tek tek suç duyurusu yoluyla hukuka havale etmek gibi azcık yorucu bir işi yapmayı seçtim örneğin. Bunun yanında, şu daha önemli: Ekşi sözlük bir şirket. Şirketler hamlelerinin ticari, hukuki ve sosyal sonuçlarının olacağını öğrenmeliler. Şirketleri cürüm işlemeye yönlendirenler de.
O yüzden Ekşi Sözlük'ü bu duruma düşüren Başak Purut'un HDP'ye destek vermek için kırk takla atan bir adam olduğunu her yerde yazıp söyleyeceğim. Ticari itibar önemsediğini sözlük takipçileri hatırlayacaktır: Falanca firmanın itibarı zedeleniyor diye müşterilerin yorumlarını sildirmişti. Türkiye'de bir terör ve suç şebekesine aleni destek vermek herhalde itibar zedeliyordur. Eğer avukatlık mesleğine Şırnak'ta KCK mensuplarının davalarını üstlenerek devam etmek istemiyorsa Başak neden böyle yapar, anlamış değilim.
Böyleyken böyle. Lafıma itibar eden, fikrime kıymet veren herkesi, arada bir, aklına düştükçe, Başak Purut (mahlası kanzuk ile değil, direkt adı ile) ve HDP ilişkisini suç teşkil etmeyecek, tehdit, hakaret içermeyecek biçimde, irade ve fikir özgürlüğü kapsamında her yere yazmaya davet ediyorum. Bugün twitter'da yaptık örneğin, TT olamasak da 13. sıraya kadar yükseldik Türkiye'de, binlerce tweet atıldı. Kullandığım takip&analiz aparatlarına para ödemeye üşendiğim için direkt ve son bir rakam veremiyorum ama, en az yarım milyon kişiye ulaştığımızı sınırlı istatistiki verilere dayanarak söyleyebilirim. Impression sayısı bundan da fazla. Buna devam etmeliyiz: Ekşi Sözlük seküler milliyetçiliğin kalesi olsun diye değil. Ekşi Sözlük ekşi sözlük olsun, küçük harflerle bize büyük bir dünya sunmaya devam etsin, yine kavga edelim, tartışalım, trollük edelim ama terör örgütünün yumuşak gücü olmasın diye. Şimdilik böyle yüzeysel, ana hatlarıyla yazdım, ileride iddialarımı daha da temellendirerek yazarım belki. Sözlükte arpad hesabım uçunca bahadirhandincaslan hesabımla yazdım, o da uçtu. Bir hesabım daha var.
Sözlükte benim başlığıma destek vererek yazanlar da uçuruldu. Destek veren herkes yanında, onlara da teşekkür eder ve özür dilerim.
PS: Kullandığım görseldeki fotoğraf orijinal. Fakat twitterda bir arkadaş biraz süslemeler yapmış.
M. Bahadırhan Dinçaslan
bahadirhandincaslan@gmail.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)